Hem insan hem de dolunay zamanı kurda dönüşen kurt adam filmleri bir ara oldukça popülerdi. Öncelikle macera, aksiyon, gerilim gibi harekete dayalı eylemlerin yer aldığı film türlerinde beliren kurt adam hikâyeleri izleyiciye gerçek hayatta yaşanması mümkün olmayan fantezilere kucak açarak başka boyutlarda bir tür arınma imkânı sağlıyor. Bu tarz hikâyelerin çoğunlukla kaçma kovalamaca ekseninde devam etmesi bir açıdan dönüşümün kendisiyle alakadar, insan ırkının başka bir türe duyduğu korku, onu alt etme ve yakalama hırsına dayanabilir. Oysa romantik – dram türü içinde ele alındığında aksiyon düzleminden kayıp sağlam bir duygusal zemine de oturabiliyor. Çünkü metamorfoz kavramı özdeşlik – yabancılaşma gibi zıtlıklarla ilgi çeken bir kavram olsa da çatışmalardan doğan birlikteliği de içeriyor. Wolf Children’da bu yaklaşımı fiziksel yıkımın / oluşumun aracılığıyla dramatik bir kurgusallıkla yorumluyor.
Bir aile filmi tadında olan Wolf Children; insan ve kurt adam ırkına ait iki türün üniversite yıllarında tanışıp evlendikleri, her şeyin çok hızlı başlayıp geliştiği bir giriş bölümüyle açılıyor. 2 Saatlik sürenin sadece ilk 20 dakikasında tanışıp evlenmelerinin yanı sıra çiftin bir de çocuklarının olması aceleye gelmiş gibi duruyor olabilir ama yönetmen bozduğu akışı ve hızlı geçişleri ile bir kadın ve erkek ilişkisi üzerinden kurulabilecek romantizmi bozup odağını annenin gücüne yöneltmeyi tercih etmiş.
Hana dünyaya getirdiği iki kurt çocuğuyla peş peşe zorluklar yaşamaya başlıyor. Kimi zaman ağlayan kimi zaman kurda dönüşen çocuklarının gürültüsünden şikâyetçi olan komşuları bir yana hastalandıklarında veterinere mi yoksa çocuk hastanesine mi götüreceğinin kararını veremiyor. Bir de yer yer olayların anlatıcısı olan Kızı Yuki var. Ame ne kadar sessiz ve içine kapanıksa Yuki bir o kadar inatçı ve haylaz. Her yeri çocuk masumiyetiyle talan ediyor, istekleri olana kadar başına buyruk davranıyor. Üstüne üstlük küçük olmaları sebebiyle dönüşümlerini kontrol edemeyişleri şehir hayatı içinde riskli bir durum taşıyor. Hal böyle olunca Hana iki çocuğunu da alıp ya kurt ya insan, kendi özgür seçimlerini yapabilecekleri bir dağ evine yerleşiyorlar. Burası kısıtlamalarının en aza indiği, vahşi doğalarıyla iç içe olabilecekleri en uygun ortam. Çünkü kendi dünyalarını tanımaları, ikisinden birini seçmeleri hayatlarının sorunsuz devamı için önemli. Bir büyüme hikâyesine aynı zamanda zorlukların arttığı hayat mücadelesine evrilen bu ikinci yarı, ilk yarının sık sık güldüren tonundan uzak daha melankolik bir çizgide ilerliyor.
Göze sokmadan verdiği mesajları, anneliğin getirdiği özveriyi ve doğaya karşı tutumuyla meselesi kıymetli bir yapım Wolf Children. Kurduğu dünyayı kötülüklerden arındırarak barışçıl çözümler getirmesi de umut dolu bir etki yaratıyor.