Aksoy Yayıncılık 90’lı yıllarda Egoist serisi başlığı altında siyah beyaz formatında bir dizi kitaplar yayınladı. Bunlardan bazılarını Güngezgini kitabıyla parlayan Fabio Moon’un diyalogsuz, sadece çizimlerden oluşan Sıfırı Tüketmek, Paul Auster’ın Cam Kent ve son zamanların çokça sevilen “ Cahiller: Karşılıklı Bir Aydınlanmanın Hikayesi”nin çizerine ait olan Bir Yalancıyla Birkaç Gün’ü oluşturuyor.
Ne kadar bilindik örnekleri okumuş ya da izlemiş olursak olalım bir grup arkadaşın yıllar sonra tekrardan bir araya gelerek kaçamak yaptıkları öyküleri çoğumuz gizemli ve çekici buluyoruz. Kitabın özeti ve albenisi yüksek kapağı da beklentiyi ortaya çıkacak bir sırlar silsilesi, itiraflar döngüsünde tutacakmış izlenimi verse de daha farklı bir noktayı mercek altına alıyor.
Öykü otuzlu yaşlarında beş eski dostun, evlilik ve iş hayatlarının rutinliğinden sıyrılıp kafalarını dinlemek için çıktıkları yolculukta geride bırakamadıkları kişisel yaşantılarına dair kesitler sunuyor. Sorumluluklarından uzak duramadıkları bu yolculuk, sıradanlığın yorucu devinimsizliğini her an hatırlatarak okuyucuyu gerçekliğin içinde tutsa da kendi aralarındaki ilişkileriyle bir kaçış noktası yaratarak bu duygu geçişlerini dengeli bir şekilde harmanlıyor.
Evliliğinde, işinde sorunlar yaşayan bir şekilde toplumun istemini yerine getirebilmiş birbirine bağlı bu arkadaş grubunun çoğu ismi başlarına gelen her şeyi kabul etmiş standart yaşama sahip karakterler. Tüm bunların içinden sivrilen Philippe ise görünmez bir adam gibi. Ve arkadaşları ona göre iyi ya da kötü varlar, kendisi ise koca bir hiç. Bu sebeple tüm bunların içinden sivrilen Philippe ise görünmez bir adam gibidir. Ve arkadaşları ona göre iyi ya da kötü varlar, kendisi ise koca bir hiç…. Dolayısıyla varlığını görünür kılabilmek adına harekete geçirdiği eylemin öncelikli amacı sesini duyurma isteği olsa da kitabın politik sayılabilecek söylemini de oluşturuyor.
Büyük hesaplaşmaların yapıldığı, ardı ardına gelen iç dökmeler zinciri değil, gündelik hayatımızın her alanında tanık olduğumuz bir tekdüzeliği yineleyen bir kitap Bir Yalancıyla Birkaç Gün…
Bir yere ait olmanın rahatlatıcı etkisiyle gelen mevcudiyetin yanılsaması ve ertelediğimiz kişisel isteklerimize dokunuş yapan Davodeau, yıllar ne kadar geçerse geçsin edinilen sağlam dostlukların da önemini vurgulayarak bu birliktelikleri anıların biriktiği, nefes alınabilen bir sığınak haline getiriyor.