Uçan Adam’ın Öyküsü: Space Jam

Kapısı sokağa açılan sinema salonu nostaljisi yapmak elbette ki şu sıralar klişeye kaçabilir. Fakat söz konusu çocukluğuma doğrudan etki eden bir film olduğunda içinde yaşadığım o nostaljik hissin dışavurumu istemsiz ve kaçınılmaz oluyor.

Sene 1996… Tüm dünyayı sergilediği performansla etkisi altına almış, sonsuza dek efsane ilan edilen basketbol dehası Michael Jordan, çizgi dünyanın şovmenleri Looney Tunes karakterleriyle unutulması güç bir maça çıktı!

O dönemler televizyon karşısında genellikle solo maceralarını izlediğim çizgi kahramanların ortak bir projede bir araya gelme fikri gözüme her zaman çılgınca gözükürdü. Keza Hanna Barbara evreninin karakterlerini bir arada toplayan Laff A Lympics’in kahraman zenginliği bana göre şimdilerde bile albenisini koruyor. Looney Tunes dünyasında ise gamsızlıkları ve başıboşluklarıyla meşhur kahramanların bir arada olma ihtimalleri her daim şamatayla sonuçlanabilirdi. Nitekim öyle de oldu. Joe Pytka yönetmenliğinde vizyona sunulan Space Jam, dönemin popüler kültürüyle çok iyi beslenen, formülleri yerinde uygulayabilen çılgın bir 90’lar projesi olarak tarihe geçti. En azından benim için en şamatalı sinema işlerinden biri olmaya devam ediyor.

Filmin konusu da iki kanattan ilerleyen bir yeniden doğuş öyküsüne dönüşüyor. Kariyerinin zirvesindeyken ani bir kararla bambaşka bir yol izleyen Michael Jordan ile uzaylılar tarafından esir alınmaya çalışılan Looney Tunes kahramanlarının kesişme noktası. Tabii olay sadece bununla da sınırlı kalmıyor. Filmi genelinde kendi kariyeri ve benliği tehlike altında kalan sayısız karakterle karşılaşmış oluyoruz. Bu bakıma absürt anlatı çizgi sahnelerin dışında çok güzel dengelenmiş.

Bill Murray – Bugs Bunny – Michael Jordan

Space Jam’in o döneme etkisi aslında seyircisi açısından çeşitlilik göstermişti. Her türlü değişime müsait bir konum oluşturan 90’lar sinemasında çocuk odaklı projelerde Disney’in hâkimiyeti söz konusuydu. Space Jam ise çocukları hedef aldığı öyküsünde aslında çocukluklarını geçirdikleri çizgi kahramanları live action bir macerayla izleme şansı bulacak yetişkinlerin de gönlünü kazanarak gelecek yıllardaki bu tarz projelerin önünü açmış oldu. Keza Michael Jordan ile Bugs Bunny gibi 80’ler ve 90’ların popüler iki isminin yanı sıra NBA yıldızları ve en önemlisi Bill Murray gibi alanının en nitelikli aktörü üzerinden harmanlanan nefis bir şölen çıkartıldı karşımıza.

Burada yönetmen Joe Pytka ve senaristler Leo Benvenuti, Steve Rudnick ve Timothy Harris’in bakış açısı da ön plana çıkıyor. Çünkü iki farklı dünyayı eş zamanlı anlatıp belli bir noktada da bir araya getirme amacı söz konusu. Bu noktada da sadece Looney Tunes diyarı değil, gerçek dünyadaki gelişmeleri ilgi çekici bir konuma taşınması filmin de dinç kalmasını desteklemiş.

90’lı yıllarda NBA’e damgasını vurmuş yıldız isimlerin özverili performansları, basketbolla nefes alan ABD halkının yıldız oyuncuların güçlerini kaybettikten sonra yaşadıkları komik kaos ve en önemlisi de her iki dünyayı benimsememizi sağlayan Bugs Bunny ve arkadaşları. Her bir detay Space Jam’i farklı bir etki üzerinden deneyimlememizi sağlamış oluyor. Hele ki söz konusu NBA olduğunda ortaya böyle bir olası şamata çıkarma fikrinin etkileşimi çok güzel somutluk kazanmış.

Sinema salonunun kapısında duran kartondan yapılmış dev Michael Jordan maketini gördüğüm andaki heyecanı hâlâ içimde taşıyan bir çocuk olarak, şimdilerde basit bir teknolojiyle çekilmiş orta halli live action izlenimi veren bu filmi olumsuz yorumlamam imkânsız.  Elbette ki yeni macera Space Jam: A New Legacy’nin bu filmle kıyaslanması da anlamsız olacak. Fakat günden güne değişen tüketim alışkanlıklarımız içerisinde sinema tarzlarını da yerleştirecek olduğumuzda, yeni film için tek dileğim ilk filmdeki anlatı formülünü az da olsa güncel macerasına uyarlayıp mutlu etmek olacaktır…

Ek Bilgi: Space Jam’in gösterime girdiği tarihte Francine Hughes tarafından filmin senaryosuna dayanarak öyküleştirilen Space Jam: Uçan Adam’ın Öyküsü kitabı da Milliyet Yayınları tarafından Ege Görgün çevirisiyle raflara kazandırılmıştır. Filmden alınma 8 renkli sayfanın da bulunduğu o kitap, çekilmiş bir filmin öyküleştirilmesine tanıklık açısından eğlenceli bir denemeye dönüşebilir. Tabii satın almak isteyenlerin sahaf platformlarına göz atması gerekiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir