Senaryo kısmında Hayao Miyazaki’nin de adının geçtiği Aşırıcılar’ı izlerken üzerimde bıraktığı olumlu hisler vesilesiyle biter bitmez yönetmenini araştırma heyecanına kapıldım. Küçük bir göz atma sonrasında daha önce seyrettiğim, duygusallık dozajı neredeyse depresifliğe varan ama aynı şekilde olayları sakin sakin vermesiyle kalbimi çalan Marnie Oradayken filminin de yönetmeni olduğunu öğrendim. İki film arasında üslup benzerliği oldukça dikkat çekiyor. Ne öyle cümbüşü bol hızına yetişmeye çalıştığımız hareketli bir dünya ne de karakter bolluğu var. Tam tersi birkaç karakter eşliğinde şehir hayatından uzak, doğayla iç içe geçen dinginliğiyle bütünlük sağlıyor. İstenilen daha çok karakterlerle duygusal bir paydaşlık kurmak.
İki farklı dünya arasında filizlenen dostluğun ve oluşan bağın hikâyesi Aşırıcılar. İnsanlar ve insanların evlerinden aldıkları şeylerle yaşayan, kendilerini aşırıcılar diye tanıtan ufak insanlar bunlar. Yer döşemelerinde yaşayıp geceleri şeker, peçete gibi ihtiyaçlarını gidermek için ortaya çıkıyorlar. En önemli kuralları ise kendileri için tehdit kaynağı olan insanlara görünmemek. Ebeveynleri bu devasa varlıkları korkutucu bulup küçük kızlarını uyarsalar da Arrietty yasağın çekimine kapılıp her insanın aynı olmadığını Sho ile kurduğu iletişimle deneyimlemeye başlıyor. Aralarındaki ilişki kuvvetlendikçe de farklılıklarımızın sadece yüzeyde olduğunu asıl anlamın kurduğumuz iletişimle ortaya çıkabileceğini samimi bir dostluk üzerinden veriyor.
Fikir özgün değil. Çünkü anime 1997 yapımı “ The Borrowers” adlı Amerikan filmine de adapte edilen Mary Norton’ın kitabından uyarlanma. İki yapım arasında küçük bir kıyas yapacak olursam film sürekli bir koşturmaca halinde geçen macera-aile filmi kategorisinde iken İsimler, tiplemeler ve birkaç benzerlik hariç anime de bol çatışmalı hiçbir olay yaşanmıyor. Meselesi de bunu ifade edişi de taban tabana zıt. İki türün birbirlerini keşfetmesi hakkında, kabullenmek ve korkmadan karşı karşıya gelmekle ilgili söylemek istediklerini ön planda tutuyor. Bu yüzden fikir orijinal olmasa da ele alışı kendine has.
Kendi dilini yaratan akıcı bir anime Aşırıcılar. Abartıya kaçmadan hassas bir duygusallıkla yapısını inşa ediyor. Ana karakterlerin yan olay örgülerini ise önemsemiyor ve bu sayede klişeye kayabilecek kırılma anlarında bildiğini okuyarak kalıcılığını arttırıyor.