Sinema perdesi ve beyaz cama konuk olan çoğu dinozor macerası aslında insanlığı tehlike altına alabilecek gelişmeler üzerine tasarlanıp alternatif evrenlerle çeşitlenip durdu. Denver ise tamamen dost canlısı bir dinozoru o kuşağın gençlerine benimsetebilen, bana göre 80’ler ve 90’lar döneminin en şirin çizgi dizilerinden biri olmuştur.
Projenin yaratıcılık görevini üstlenen kişisi Peter Keefe, özellikle 80’ler kuşağının aşina olduğu Voltron serileriyle ön planda olmayı başarmıştır. Denver ise Keefe önderliğinde bir nevi evrensel sevgiyle dolu bir bakış açısını fantastik bir çizgi karakter aracılığıyla benimsetmeye özen gösteren bir diziye dönüşmüştü.
Amaç, aslında girişte bahsettiğim gibi çocuklara yönelik, daha yumuşak ve dost canlısı bir dinozor macerası oluşturmaktı. Denver’ın tasarımında jenerikteki müziğinden tutup da karakterlerin o dönemki popüler kültürle içli dışlı oluşlarına dek uzanan bir işleyiş söz konusuydu. Ki bu sayede zaten ekran karşısında absürtlüklerle dolu bölümlerdeki maceralara rahatlıkla dahil olabiliyorduk. Aslında bu formül oldukça klişe. Tıpkı Steven Spielberg’in E.T filmindeki gibi başka diyardan gelen bir yaratığı koruyan bir grup çocuk, aynı zamanda da bu yaratığı mevcut hayatlarına entegre etmeye çalışıyorlar. Her bölüm yeni bir macera ve o esnada da Denver başta olmak üzere karakterlerin küçük gelişimlerine tanık olma fırsatı sunuldu önümüze…
Albenisi kamufle özelliği
O dönemlerde yırtıcı bir dinozor öyküsünden ziyade dost canlısı ve günden güne insanların dünyasına adapte olan bir karakteri izlemek gayet eğlenceliydi. Özellikle albenisi kamufle imajından alan bir karakterdi Denver. Kendisini bulan çocuklar tarafından verilen bir şapka ve gözlükle normal insanların arasına karışabileceğine inanan (dizide bunu şaşırtıcı ölçüde başarıyordu) ve bizi de sorgulamaksızın inandıran bir öyküyle ilerledi uzun bir süre. Ayrıca elektrogitara hakimiyeti ve kaykay tutkusuyla da zaten dünyaya aniden gelen bir dinozordan çok sıradan bir dünyalıdan daha insani özelliklere bürünerek etkileyebiliyordu.
Müzikleri unutulmaz!
Çoğumuz sözlerini tam olarak kavrayamasak da dizinin jenerik müziğine tav olmuşluğumuz vardır muhakkak. Zaten söz konusu çocukluktan anımsayacağımız bir detay olduğunda müzik ve renkler muhakkak ki ilk referans görevi üstlenir. Denver ise aniden gelmiş olduğu yeryüzünde kendisine sahip çıkan bir grup çocukla birlikte hayli değişik maceralar geliştirebilen bir karakter oldu. Ayrıca bahsettiğim müzik ve çizgi uyumu sayesinde günümüzde bile hatırlayan herkesin yüzünde tebessüm oluşturabilecek güçte bir çizgi kahraman macerası…
Dizinin oldukça dikkat çekici bölümleri de olmuştu. Özellikle Denver’ın çıkmış oldukları yumurtaların kabuklarına dokunup geçmişe tanık oldukları bölüm hayli başarılıydı. Bunun dışında gelişigüzel olaylar silsilesi gibi bir düzene sahip olsa da her bölümü dostluk ve koşulsuz sevgi kavramlarını pekiştiren başarılı bir anlatıma dönüşebiliyordu. Dolayısıyla Denver’ın nostaljiye aşırı dozda doyurabilen, geçmişimizi pekiştirecek güçlü bir iş olduğunu düşünmekteyim.
Son olarak 2018 senesinde “Denver Le Dernier Dinosaure” isminde yeni bir çizgi dizisi çıktı Denver’ın. Fakat bu versiyon daha çok yeni kuşak çocukları hedefine alan bir izlenime sahip. Ülkemizde gösterimi gerçekleşmeyen yeni versiyonu izlemekten ziyade eskiyi yad etmek isterseniz şayet dizinin bölümlerine ulaşabileceğiniz online mecralar mevcut.