Teenage Mutant Ninja Turtles: Mutant Mayhem

New York’un yeraltı kanalizasyonlarında yaşayan mutasyona uğramış ergen,ninja ve Kaplumbağa olan dört kardeşi uzun süre sonra beyaz perdeye dönüş yaptı.

2014 yılında başlayarak 2 filmlik son seri kötü oyuncu tercihleri, ton tutarsızlıkları, Ninja Kaplumbağalar evrenine uymayan aksiyon tercihleri ve ninja kaplumbağaların ana materyallerinden oldukça uzak resmediliş şekilleri sebebiyle beklenen başarıya ulaşamamış ve hayranlarını mutlu edememişti.

Bundan tam 7 yıl sonra kabuklu dostlarımız beyaz perdeye animasyon olarak geri dönüyor ve bunu yaparken de oldukça başarılı muadili olan Spiderverse benzeri animasyon teknikleri kullanıyor. Görsel açıdan oldukça başarılı bir iş ortaya koyarken başarılı müzikleri ile de animasyon sizi hızlıca içine çekiyor. Hikaye klişe ve tahmin edilebilir anlara sahip olsa da hikayenin işlenişi ve karakterlerin başarılı yazımı bu açıkları kapatıyor.

Karakterlerin günümüze uyarlanmış versiyonları size hayatın içinden karakterler olduklarını hissettiriyor ve New York şehri tarafından dışlanan, farklı oldukları için hor görülen bu ailenin psikolojisini şimdiye kadar en başarılı işleyen Ninja Kaplumbağalar filmiyle karşı karşıyayız. Kötü adam konusunda farklı bir yola giden ve yeni bir kötü ile karşımıza çıkan serinin baş kötü rolünü Superfly üstlenirken aynı zamanda oldukça fazla yan kötü ile karşı karşıyayız. Superfly’ın pek özel bir tarafı olduğu söylenemez ve diğer yan kötülerin hikayedeki kullanımı pek başarılı değil ve karakterler bir miktar harcanmış denebilir.

Tüm bunlara rağmen başarılı görsel tasarımı ve Ice Cube, Paul Rudd, John Cena ve Şeyh Rogen gibi ünlü isimlerin başarılı seslendirmeleri karakterleri seyredilebilir kılıyor. Kaplumbağaların görsel tasarımları ve gerçekten genç isimlerin seslendirmeleri bir araya gelince başarılı. Tüm bunların üzerine kaplumbağaların kişiliklerinin başarılı işlenişi ve onların gerçekten ergen mutantlar olduğunu hissetmenizi sağlayan hobileri, eşyaları ve yaptıkları popüler kültür göndermeleri ile onları izlemek keyifli.

Jackie Chan’in seslendirdiği Splinter usta karakteri şu ana kadar gördüğümüz en yaşlı hissettiren ve komedi yönü en ağır basan Splinter versiyonlarından biri. Kaplumbağalarımızın fare ustasını her ne kadar bilge bir mentor rolünde izlemeye alışık olsak ta belli ona verilen belli sahnelerde ustalığını ortaya koyuyor ve komedi yönü ile harmanlandığında eğlenceli bir karaktere dönüşüyor. Ayo Edebiri’nin seslendirdiği karakteri ise yer yer itici ve ruhsuz hissettirse de kaplumbağalarımız ile olan uyumu kabul edilir sayılabilir. Çoğumuzun bir Ninja Kaplumbağalar filminden beklediği en önemli etkenlerden biri olan ninja aksiyonunu ise daha önceki çoğu filmde olduğu gibi eksik buldum. Özellikle filmin sonuç kısmında girilen final mücadelesinde karakterlerimizin ninjalığı ve kullandığı silahlara dair neredeyse hiçbir sekans göremiyoruz. Yine de kaplumbağaların bu filmde dış dünyayla yeni tanıştıklarını ve aksiyona yeni yeni atıldıklarını düşündüğümüzde seri devam ederse ilerleyen filmlerde bu açık kapatılabilir.

Film jenerik sonrası bir sahneye sahip ve bu sahne tahmin edilebilir olaylar ve şahsiyetlere yer verse de Ninja Kaplumbağalar evrenini tanıyan ve seven herkes için oldukça heyecan verici. Sonuç olarak Ninja Kaplumbağalar Mutant Kargaşası pürüzlere sahip olsa da iyi bir başlangıç noktası ve benim gibi kaplumbağa dostlarımızın beyaz perdeye dönmesini bekleyen hayranlar için oldukça yeterli ve keyifli.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir