Amazon Prime Video’nun yetişkinleri merkez alarak üretmiş olduğu çizgi roman uyarlamalarında The Boys’ın yeri apayrı. Dizi süper kahramanların tam tersi etkilere sahip bir dünya üzerinden ilerleyen, kan ve gözyaşı konusunda sınırları aşmaktan çekinmeyen tam bir deli işiydi. Son dönemlerin en başarılı çizgi roman uyarlamalarından birine dönüşen bu evrenin anlatısı, yeni sezonlar ve uzantılı maceralarla daha da çeşitlenmeye başladı.
The Boys dizisinin müdavimi olanlar açısından tadımlık etkiler sunabilecek olan The Boys Presents: Diabolical ise evrenin sahip olduğu potansiyelini az çok gösterebilen bir iş olmuş. Her bölümün 10 dakikayı geçmeyen sürelerde farklı karakterler ve bazen de esas kişiler eşliğinde dönüşüme müsait bir öykü anlatıcılığı söz konusu. Üstelik her bölüm anlatımı değişik formatlara da serbest bırakılmış.
Mesela ilk bölüm tam bir Looney Tunes kısalarını referans alırken, sonraki bölümlerde bir Rick and Morty havası ya da anime esintilerine denk gelerek ilerleyebiliyor. Burada aslında vurgulanmaya çalışılan detayın evrendeki genişlik ve ucu bucağı olmayan çılgınlık olduğunu düşünüyorum. Nitekim süper kahramanların gerçekten de var olduğu bir evrende DC ya da Marvelvari bir gelişim sürecinden ziyade sapkınlığın fitilinin her an ateşlenebileceği bir süreçle karşı karşıya kalabilirdik. The Boys ilk iki sezonda bizlere bunu fazlasıyla yansıtmayı başarmıştı zaten. Uzantı formatında karşımıza çıkan bu küçük öykücüklerse anlatının ve yaklaşmakta olan kanlı şamatanın bir nevi demosu görevini üstlenmiş oluyor.
Süper kahramanlarla dolu olan evrenlere karşı ilgi her geçen gün artış gösteriyor. Hatta sağımız solumuz süper kahraman oldu. Elbette ki Marvel’la şekillenmeye başlayan dönem ve bunun öncesinde 2000’lerin ilk 10 senesine sığdırılan denemelerle gelişen teknoloji bizlere seyirlik açısından böyle evrenleri daha detaylı keşfetme olanağı sunmaya başladı. Fakat önemli olanın tekrara düşerek görsellikten beslenmeden ilerlemek olduğunu harika biçimde kanıtlayan The Boys maceraları, uç nokta anlatıdaki cesur dokunuşlar sayesinde güçlü kalmayı başarıyor.
Çizgi dünya açısından özellikle Rick and Morty tarzı yapımları sevenlere bu minik antoloji serisi iyi bir durak olacaktır. Zaten bir çırpıda akıp geçen bir sezon, geride sadece eğlenceli sahnelerin hafızalarımızda kalmasını sağlayacaktır. Üstelik burada en çok beğendiği detay, karakter tasvirlerinin orijinal çizgi roman serisindekiyle birebir aynı olması. Mesela Huggie karakteri çizgi roman için Simon Pegg baz alınarak tasarlanmış olsa da dizide bu Pegg’in yaşı gereği Huggie’nin babasını oynamak zorunda kalmıştı. Fakat ‘The Boys Presents: Diabolical’da ise esas çizimler ve en önemlisi de Huggie’ye ses verenin Simon Pegg’in olması ortaya ayrı bir tebessüm oluşmasını sağlamış.
Prime Video bu çılgınlıktan aldığı güçle Invincble ve Vox Machina gibi +18 anlatılarında çok eğlenceli yollar kat etti kanımca. Neticede elde doğru kullanıldığı takdirde tadından yenmeyecek müthiş malzemeler söz konusu. Usta ellerin elinde çeşitlenen bu dünyaların sene sonuna doğru bizi mutlu edecek yeni maceralarla karşımıza çıkmaya hazırlandığı hissindeyim.